Tablet yerine kendimiz geliyoruz
Bazı tarihi sahnelerde 'mektubumdan evvel ordum geliyor' denilir. Netanyahu'nun tablet hezeyanlarına verilebilecek en şafi ve kafi cevap budur. İsrail ekonomik açıdan çöküntü devresine girdi. Bir iki yıl içinde askeri ayağı da sarkınca nalları dikecektir. Netanyahu ordusuna kaldıramayacağı yük yüklüyor. Askeri olarak da havlu atması yakındır. O ise parya bir devlet haline geldiğinin farkında veya değil kuyruğu dik tutmaya çalışıyor ve kendisini 300 Spartalı adama benzetiyor. Halbuki sonuçta Spartalılar Pers güçleri karşısında yeniliyorlar. Netanyahu nesine güveniyor? Kudüs'ün ebedi başkentleri olduğunu sayıklıyor. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise çift devlet formülünün kandırmaca olduğunu ve Arapları bununla kandırdıklarını söylüyor. Bütün sıkıntı kendilerini dev aynasında görmeleridir. Bunun için normalleşemiyorlar ve normalleşemedikleri için de herkesin nefretini kazanıyorlar. Dünya ne kadar nifak üzerine olursa olsun İsrail'in ne kadar güçlü dostları olursa olsun bunların hepsi sınırlı ve geçici ve değişime açık hususlardır.
Tarihi 2700 sene evveline bağlayan ve saran tablet üzerinden yola çıkarak Kudüs'ün tarihi mülkiyetinin kendilerine ait olduğunu söylüyor. Rubio ile birlikte karşı kamptan İslam alemine sesleniyor. Bizde de bir zamanlar GAP'ın gündemin en ön sıralarında olduğu sıralarda 'GAP'ı kaptırmam!' çekişmesi yapıyorduk. Şimdi de kendince Netanyahu, Kudüs'ü kimseye kaptırmıyor. Netanyahu,"Kudüs bizim şehrimiz. Sayın Erdoğan, bu sizin şehriniz değil. Her zaman bizim şehrimiz kalacak" sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sataşıyor.
Burada bir kuyruk acısı var. Bunu söylemeden de edemiyor. Konu 27 yıl öncesine yani 1988 yılına dayanıyor. Ağırladığı Mesut Yılmaz'dan 'Siloam Kitabesi/tabletini' istiyor. Lakin "hayır" cevabı alıyor. Ona göre sanki tablet İsrail'in kayıp tapusu! Ondan sonrasını kendinden dinleyelim: Kral Hizkiya tarafından 2700 yıl önce kazılmış, bu da Kral Davut'tan 300 yıl sonrasına denk geliyor ve burada. Ölü Deniz Parşömenleri hariç, İsrail'deki en önemli arkeolojik keşif. Ve ben dedim ki, 'Bir teklifim var. Müzelerimizde binlerce Osmanlı eserini barındırıyor. İstediğinizi seçebilirsiniz. Alabilirsiniz. Bir değişim yapalım' dedim. 'Hayır, üzgünüm. Bunu yapamam' dedi. Ben de 'Müzelerimizdeki tüm eserleri alın' dedim. O da 'Hayır, bunu yapamam' dedi. 'Peki, fiyatını söyleyin' dedim. O da 'Başbakan Netanyahu, fiyatı yok' dedi. Ben de 'Neden?' dedim. O da 'İstanbul'un o zamanki belediye başkanının başını çektiği, büyüyen bir İslamcı seçmen kitlesi var, adını biliyorsunuz ve İsrail'e Kudüs'ün 2700 yıl önce bir Yahudi şehri olduğunu gösteren bir tablet vermemiz Türk halkının bir kesiminde öfkeye yol açar' dedi."
Sözlerini, Erdoğan'ı hedef alarak sürdüren Netanyahu, "İşte buradayız. Bu bizim şehrimiz Erdoğan. Bu senin şehrin değil. Bu bizim şehrimiz. O her zaman bizim şehrimiz olacak. Bir daha bölünmeyecek" ifadelerini kullandı. Bu deli saçması sözler karşısında ne söylenebilir? Netanyahu dünyayı 2700 yıl geriden takip ediyor. O günden bugüne tarihi zeminde asimetrik ve kimyasal bir kayma değişim var. O günün biyolojik dili bugün geçerli değil. Zannettiği gibi Netanyahu, Davut Aleyhisselam gibi peygamberleri ve değerlerini değil krallıklarını ya da gücünü esas alıyor. Bu nedenle de insanlıktan bir nasibi yok. Kur'an, Sebe Suresinde 'krallar girdikleri yerin altını üstüne getirirler' diyor. Gücün peşine düştükleri için Allah'ın ipini ve peygamberlerin çığırını kaybediyorlar. Kurnazlar ama samimi değiller. Bu onların Allah'tan uzaklaşmalarının temel nedenidir. Aşura gibi bazı Yahudi gelenekleriyle İslami geleneklerin örtüşmesi üzerine konu hazreti Peygambere arz ediliyor. O da 'Nahnu evla Bi Musa Minhum' buyuruyor. Yani 'Musa onlardan ziyade bize aittir' buyuruyor. Davut Aleyhisselam da öyle. Bu açıdan bölge etnik açıdan Filistinlilere tarihi açıdan Türklere dini açıdan da Müslümanlara aittir. Yahudiler de kan bağı yerine değer zemininden ilerleselerdi ya da krallık boyutları kadar manevi peygamberlik boyutuyla da barışık olsalardı (Ebu Hureyre beni İsrail peygamberlerinin hem peygamber hem de siyasi halife olduklarını rivayet etmiştir) o zaman ortak bir noktaya daha yakın olurduk. Yahudiler 2700 yıldan beri-belki de daha fazla- anakronik bir zeminde ilerliyorlar. Sonunda tıkandılar ve bunu örtbas edebilmek için gerçekleri ters yüz ediyor ve hezeyan kusuyorlar. Denildiği gibi sonunda hilkat garibesi İsrail'i, İsrail'den kurtarmak gerekiyor. İsrail Netenyahu'nun şahsi rehinesi haline gelmiş durumdadır. 3-5 Yahudi rehinesinden bahsedenler bütün bir Gazze'nin bütün bir Filistin'in İsrail'in rehinesi olduğunu unutuyorlar.
Netanyahu'ya ithaf edilir: Boşuna Tevrat'ta aramasın, Zinhar bulamaz! Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da taşkın ve şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
Kısaca: Tablet yerine kendimiz geliyoruz… Az kaldı...
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.