'İmam Elbani Merkezi' niçin kapatıldı?
Ürdün'de faaliyet gösteren 'İmam Elbani Merkezi'nin kapatılması esrarını koruyor! Bu merkezin kapatılmasına dair istifhamlar kafaları kurcalamaya devam ediyor. Gerçekten de kapatılma nedeni takdim edildiği gibi dini mi yoksa siyasi mi? Ürdün'de her türlü selefi akım, cereyan cirit atıyor. Ayrıca Ürdün Elbani ve efkarını tanımıyor da değil. Öyle ise bu merkez neden şimdi kapatıldı? Oysa ki şimdiye kadar ulusal güvenlik açısından bir tehlike barındırmıyordu. Öyle ise bunun arkasında farklı bir neden yatmalı. Son dönemlerde selefiler kendi içlerinde Gazze ve Hamas meselesiyle alakalı olarak çalkalanıyor. Saflaşma hatta kutuplaşma hali yaşıyorlar.
Bazı kesimler inkar etse de selefi akımların tamamı siyasetle iç içe. Fakat katmanlar veya skala halinde. Kimisi siyasi arenada devlet ve izlediği siyaseti benimsiyor ve bunun dışına çıkanları da takbih hatta tekfir ediyor. Bu akımları kısaca Camiye ve Medhaliye denilen kollar temsil ediyor. Bunlar Suudi Arabistan'ın kanatları altında serpildiler. Muhammed Bin Selman'ın itiraf ettiği gibi bunlar ABD istediği için Suudi Arabistan tarafından desteklenmiştir. Suudi Arabistan, Afganistan ve Irak gibi ülkelerde silahlı selefi kanatları desteklemiştir. Saddam'ın Kuveyt'i işgali sonrasında ise bu akımlardan bir kısmi Saddam'ı defetmek için Batılılardan yardım alınmasına karşı çıkmıştır. Bunun üzerine devlet çizgisine mutlak bağlı kalınmasını savunan Camiye ve Medhaliye gibi akımlar üretilmiş ya da türemiştir. Bunlar silahlı mücadeleyi ancak kurulu rejimlerin lehine ve bayrağı altında olması halinde destekliyorlar. Bu kurala göre Irak'ta olan dini akımların da devletçi çizgiyi benimseyerek Saddam'ı desteklemeleri çok mu olurdu? Ona dair bir kulpları vardı. Saddam, laik ve dine aykırı birisiydi! Şimdi Körfez ülkeleri çok mu dine uygunluk arz ediyor? Sadece İhvan kanadından geldiği için Mürsi iktidarını desteklemediler. Halbuki 1950'li yıllarda yolları İhvan ile ayrı gayrı değildi. Sonra durum çatallaştı.Yoksa Halife, Hafter gibi örneklerde olduğu gibi onları desteklemekten imtina etmiyorlar. Hamas'ın İsrail ile çekişmesini yersiz hatta zararlı buluyorlar. Zahiri olarak bakıldığında bunda kısmen doğruluk payı bulunabilinirse de kazın ayağı tamamen öyle değil ve bütün yönlerden bakıldığında Filistinlileri haksız görmek de mümkün değil. Bütün katmanlar arasında en çok ezilenler onlar.
Çekişme zeminindeki karşı kutup ise Suriye olarak biliniyor. Bunlar başlangıçta selefi karakter taşısalar da zamanla Seyyid Kutup ve İhvan çizgisiyle buluşmuş ve barışmışlardır. Lakin İhvan'ın genel olarak İran'a bakışını onaylamamışlardır. Bu nedenle de Suudi Arabistan ile BAE bunları 2014 yılında ve sonrasında terörist olarak damgalamıştır. Turnusol kağıdı hükmüne geçen Gazze olaylarıyla bağlantılı olarak son iki yılda saflarda kaymalar yaşanmış olmalı ve bunun da Ürdün rejimini rahatsız ettiği aşikar. Ürdün rejimi Arap Baharı patlak verdiğinde de çok rahatsız olmuştur. Zemininin altından kaydığını hissetmiştir. Ürdün rejimini ya dışarıdan İsrail ya da içeriden kimi İslami kesimler yıkacaktır. Filistinlilerle Ürdün rejimi arasında kan davası bulunuyor.
Bunun nedenini Ürdün'ün siyasi tercihlerinde aramak gerekir. Baştan beri İsrail'den yana dümen kırmışlardı, onunla uyumlu olmuşlardır. Muhammed Haseneyn Heykeli, Milaffat es Sırriye kitabında bu gizli bağlantıları deşifre etmiştir. Gazze'den yansıyan çalkalanma sürecinde, tablosunda tarafsız duran Ürdün selefilerinin bir kısmı daha Suriye kampına yaklaşmış veya katılmış olabilir.
Siyasete ve silahlı faaliyetlere katılmayan Elbani zümresi de anlaşılan son sıralarda Suriye kampına yaklaşmış olmalıdır. Devletçi anlayışından sıyrılmış ve bu anlayışa yakın durmaktan sapmış veya uzaklaşmış olmalılar. Ürdün rejimi hassas dengeler üzerinde duruyor. Bu dengelerin sarsılması rejimin geleceğini etkileyebilir. Bunun için uysal kesimlere ve bu yönde seyreden dini cemaatlere ihtiyacı vardır. Bunlar sufi veya Ahbaş tayfası olarak tezahür ediyor. Ürdün'deki bu tablo ışığında bölge daha geniş çalkantılara aday görünüyor.
Kısaca Gazze dünyayı etkilediği gibi Ürdün'ü de derinden etkilemiştir.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.