Hz. İbrahim’in, cânânıyla sınavı
Bugün Terviye günü… Zilhicce ayının sekizinci gününe ad olan Terviye, "düşünmek, akıl yormak; sulamak, suya kandırmak" gibi anlamlar taşır. Ancak onun önemi, hac menâsikinin (menâsik: ibadet yerlerinde ibadetlerin yapılmasının usûlleri) ifasına başlanılan ilk gün olmasındandır. Zilhicce'nin sekizinci günü Mekke'de sabah namazını kılıp güneş doğduktan sonra Mina'ya gitmek, geceyi orada geçirmek, Arefe günü güneş doğduktan sonraki zamana kadar Mina'da kalmak, böylece öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah olmak üzere beş vakit namazı orada eda etmek, Hz. Peygamber'den (sav) bize kalan bir hatıradır.
Kaynaklarda, Zilhicce'nin sekizinci gününde geçmişte yaşanan olaylardan biri de Hz. İbrahim'in (as) bu gece gördüğü rüyadır. Daha önce canıyla ve malıyla sınanan bu aziz Peygamber'in bu kez canından aziz bildiği ciğerparesi, biricik oğluyla sınandığı rüya... Tarih ve tefsir kaynaklarından bir kısmı, Hz. İbrâhim'in, (as) Terviye gecesi rüyasında oğlunu kurban ettiğini görünce, bu rüyanın Rahmanî mi yoksa mı şeytandan mı olduğunu düşünmeye başladığını, ancak ardından gelen Arefe gecesi de aynı rüyayı görünce bunun Rahmanî bir işaret olduğunu anladığını ifade ederler. Sonrasında yaşananları Kur'an-ı Kerim bizlere şöyle aktarır:
"Çocuk, babasıyla beraber koşup dolaşacak yaşa gelince, babası ona, "Yavrucuğum" dedi, "Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım sen bu işe ne diyeceksin?" Oğlu şöyle dedi: "Babacığım! Sana buyurulanı yap; inşaallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın. Her ikisi de büyük bir teslimiyet gösterdiler. Babası onu yüzüstü yatırınca, "Ey İbrâhim!" diye seslendik; "Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş oldun." İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz. Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı. Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona görkemli bir kurbanlık verdik. "İbrâhim'e selâm olsun!" ifadesini sonradan gelen nesiller arasında da devam ettirdik. Evet, iyileri işte böyle ödüllendiririz. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı." (Saffat, 102-111)
Kaynaklarda verilen ayrıntılı bilgilere göre, Hz. İbrâhim (as), rüyasında aldığı buyruğu oğlu İsmail ile de istişare etmiş ve bu emri büyük bir teslimiyet içinde yerine getirmeye birlikte karar vermişlerdi. Tam bu işi gerçekleştirmek üzereyken, Hz. İbrahim, tâbi tutuldukları bu büyük sınavı kazandıkları için Allah Teâlâ, yeryüzüne Cebrâil (as) ile görkemli bir koç göndererek oğlunun yerine bunu kurban etmesini istemişti. Daha önce yakılmak suretiyle canıyla sınanan Hz. İbrâhim (as) bu kez ihtiyarlık döneminde sahip olduğu biricik evlâdını kurban etme gibi büyük bir sınavla sınanmıştı. 105 ve 110. ayetlerde iki defa tekrar edilen, "İşte, iyileri biz böyle ödüllendiririz" ifadeleri, onun hem ateşte yanmaktan kurtarıldığına hem de canından değerli bildiği oğlunu ölümden kurtardığına işaret etmektedir. Ancak bu ayetlerde dikkat çekici bir durum söz konusudur. Allah Teala, ateşe atılarak sınandığı zaman değil, oğlunu kurban etmekle sınandığı sınavı "büyük/gerçek/asıl bir sınav" olarak nitelendirmiştir. Anlaşılan odur ki, "cânân" ile sınanmak, "cân" ile sınanmaktan daha zordur ve Hz. İbrahim, işte bu büyük sınavı da başarıyla kazanan bir peygamberdir.
Bu ayetlerden birinde Hz. İsmail "akıllı ve ağırbaşlı bir oğul" olarak (bkz. Saffat, 101); bir diğer ayette Hz. İshak, "çok bilgili (alîm) bir oğul" (bkz. Hicr, 55) olarak vasıflandırılmışlardır. Diğer bir ayette de Hz. Sâre, melekler kendisinin bir çocuğu olacağı müjdesini verdiklerinde, şöyle demişti: "Aman yâ Rabbi! Ben mi çocuk doğuracağım: Ben yaşlı bir kadın, şu da ihtiyar kocam! Doğrusu şaşılacak bir şey!" dedi. Melekler de "Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmet ve bereketi üzerinizdedir, ey bu ev halkı! Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir" dediler." (Hûd, 72-73)
Bütün bu ayetler, öncelikle Hz. İbrâhim'in ve "Âl-i İbrahim" olarak nitelendirilen eşleri ve oğullarının, Allah Teâlâ'nın özel lütuf ve ikramlarına nâil olduklarını ortaya koymaktadır. Allah Teâlâ onların, sonraki mümin nesiller arasında hep selâm ve saygıyla anılmasının sağlamıştır. Kendisinden sonra gelen bütün peygamberler, Hz. İbrahim'in bu iki evladının nesillerinden gelmiş ve hem Hristiyanlık hem de Musevilik dinlerinde adı her zaman saygıyla anılan bu ailenin isimleri, müslümanların dilinden düşmemiş, hatıraları kalplerde her zaman yaşatılmıştır. Müslümanlar, namazlarını kılarken okudukları "Salli-Bârik" dualarında, Hac ve Kurban ibadetlerini eda ederken, bu aziz peygamberi ve ailesini derin bir saygıyla anmaktadırlar.
Bugün de Filistin halkı, topraklarının ilk sahibi ve sakini Hz. İbrahim ve ailesi gibi, nice teslimiyet destanlarını Gazze'de yazıyor... 20 aydır, hemen her gün evleri yerle bir edilen, cenazeleri enkaz altında kalan, sığındıkları çadırları, okulları, hastaneleri bombalarla yakılan, yıkılan, aç-susuz ve ilaçsız bırakılan izzet ve şeref sahibi Gazze halkı, cânlarını, cânânlarını ve tüm varlıklarını Allah yolunda feda etmeye hazır halde sabırla ve azimle direniyorlar, bütün dünyanın hayran kaldığı sabır ve teslimiyet destanları yazmaya devam ediyorlar. Diyebiliriz ki, Gazzeli müslümanlar, bütün aile fertleri olarak bugün, Âl-i İbrahim'e en çok benzeyen müslümanlardır. Şeksiz ve şüphesiz inanıyoruz ki, gün gelecek bu sınavları son bulacak ve Allah onları da selamete çıkaracaktır. Peki bu kardeşlerimizin dışında kalan ve yaşanan zulmü "izlemek"le yetinen biz "yeryüzü müslümanları" olarak halimiz ve encâmımız ne olacak?.. Sorumsuzluğun hesabı mahşerde nasıl sorulacak? İşte, bu özel günlerdeki tefekkürlerimizin asıl konusunun bu olması gerektiğine inanıyoruz.
Son olarak, Sevgili Peygamberimizin (sav) yarın idrak edeceğimiz Arefe gününün faziletini ve yarın tutulacak oruç için müjdesini bildiren şu tavsiyelerini hatırlatmak isteriz:
"Allah'ın, cehennemden en çok kul âzat ettiği gün, Arefe günüdür. "Arefe günü tutulacak orucun önceki ve sonraki senenin günahlarına kefaret olacağını Allah'tan ümit ediyorum."
Mehmet Emin Ay
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.