Şiiler ve İslami fütuhat
Eskişehir'den dostumuz Yakup Erdoğan Bey telefonla aradı ve İran-İsrail atışmasının veya vuruşmasının on ikinci gününde yani son günü (elbette ertesinde mola vereceklerini bilmeden) Şiilerle ilgili bir tezi tartıştık. Yakup Erdoğan Bey, 'Galiba Şiilerin tarih boyunca gayri Müslimlerle hiç çarpışmadıkları tezi yıkılıyor' dedi. Ben kendisinden aceleci olmamasını biraz teenni etmesini istedim. Şiilerle ilgili tarihi kayıtlardan ve tezlerden birisinin bu savaşla birlikte yanlışlanmakta olduğunu söyledi. O da 'Şiiler gayri Müslimlerle çatışmaz, sadece Müslümanlarla çatışır' teziydi. İran da galiba İsrail ile kerhen vuruşmasıyla alnındaki bu tarihi lekeyi veya arı temizlemek istemiş olabilir. Tarihte Şiiler gayrimüslim ülkelerle çatışmadılar tezi tamamıyla doğru olmasa bile tamamıyla yanlış da değildir. Umum olarak doğrudur. İstisnalar kaideyi bozmaz! Zira onlar temel karşıtlarının Sünniler olduğuna inanıyorlar. O halde başkalarıyla niye savaşsınlar? Enerjilerini niye boşa harcasınlar! Milli kaygılarla Ruslar gibi komşularıyla çatışmaları olmuştur. Lakin tarihte İslam alemine karşı Moğollar-Tatarlar, Portekizlilerle işbirliğine gitmişlerdir. Bağdat'ın düşüşünün temel saiklerinden birisi bu olmuştur. Türkistan'ın kapalı kalmasında, gölgelenmesinde ve Hindistan'ın kaybında dolaylı olarak onların rolü vardır. Zira ümmetin şarkı ile garbını yani iki yakasını birbirinden ayırmışlardır. Geçişliliği kesmişlerdir. Tarih boyunca İslam ümmeti karşısında İsrail'den daha zararlı olmuştur. Dolayısıyla Müslümanların kuvvetlerini bölmüşlerdir.
Yakup Erdoğan beyle tartıştığımız konu internet ya da sosyal medya ortamında da bütün hızıyla devam ediyordu. Bu tartışmaya cepheden dalan Tunuslu televizyoncu Muhammed Haşimi Hamidi şöyle bir tweet kaleme almıştır. "Hatırlatayım: Şii'lerin -bir mezhep veya bağımsız bir güç olarak- Dakar'dan Dakka'ya kadar uzanan İslam haritasındaki herhangi bir bölgeyi fethettiğine dair tarihi kayıtlarda hiçbir kanıt yoktur!
Tarihî kayıtlarda, ne yazık ki, bu fetihleri gerçekleştirenlerin baş belası olmuşlardır.
Bizanslılarla veya İslam düşmanlarıyla bir savaşlarından söz edilemez. Bütün savaşları Müslümanlara karşı olmuştur. Müslümanlarla yaklaşık bin savaş yaptılar. Onlar her zaman Müslümanlara karşı Müslüman düşmanlarının yanında saf tuttular..."
Belki burada bir katkı yapmak gerekebilir. Günümüzde Irak ile 8 yıl Suriye halkıyla da Esat rejimine siper olarak 14 yıl savaşmışlardır. Muhammed Haşimi Hamidi tweetinin devamında şu soruları soruyor. "Fatimiler döneminde Kudüs'ü Haçlılara kim teslim etti? Bilahare Bağdat'ı kim teslim etti? 2003 yılında tarih bu yönde bir kez daha tekerrür etmiştir. Müslümanlara karşı Moğollar ve Tatarlarla işbirliği yapanlar onlar olmuştur! Amerika'nın Irak ve Afganistan'ı işgalinde kimler işbirliği yaptı? Bu süreçte Alkemi gitmiş Ahmet Çelebi gibiler gelmiştir! İhanet kaldığı yerden devam etmiştir!"
Bununla birlikte Kimi Şiiler bu zaferlerin fiziki veya maddi zaferler olduğunu ve gönül fethi veya manevi fetihler olmadığını söylemektedirler. Karadavi de toprak fethinin geçici olduğunu asıl ve kalıcı fethin gönül fethi ve manevi fetih olduğunu söylemiştir. Hadramutlu tüccarlar Hindistan ve Malay dünyasına açılarak İslam'ı güzel ahlaklarıyla sunmuşlar ve götürmüşlerdir. Papa 16'ncı Benedüktüs'ün 'İslam kılıçtan gayrı nedir ki, ya da başka ne getirdi?' söylemine karşı Alman ilahiyatçı Hans Küng cevap vermiş ve toprak fetihlerine karşı manevi fetihler de yapıldığını hatırlatmıştır. Alkebsy Mohammad adlı yorumcu Muhammed Haşimi Hamidi'ye karşı çıkarak İslam fetihleri ile otoriter yayılmacılık arasındaki fark nedir? diye soruyor. Bununla birlikte İmam Seccad olarak bilinen İmam Zeynelabidin süğur ehline yani serhat ehline ve sınır boyu halkına ve mücahitlere dua etmiştir. Müslümanların zaferi için yakarmıştır. Fatih'in dediği gibi insan duanın hakkını vermeli lakin kılıcın hakkını da unutmamalıdır. Lakin her daim adaleti gözetmeliyiz! Yoksa fethedilen toprakları elimizde tutamayız. Adalet İslam'ın temel rükünlerinden birisidir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.