Sosyal medya adabı

Basının kendisine göre etik kuralları var lakin bu kurallar genellikle sosyal medyada geçersiz kalıyor ya da pek işlemiyor. Sanki sosyal medya özellikle de Facebook zemini -istisnalar hariç- korsanlar diyarını akla getiriyor. Umarım mübalağa değildir. Herkes istediği gibi tezvirat yapıyor vesaire. Bunun için otokontrol gerekir. Otokontrol için de derin bir ahlaka ve bilgeliğe ihtiyaç var. Ahlakı kullanmak da derin bir zeka gerektirir. Öz denetimin dışında elbette kamu denetimi de gerekir. Ne demişler kılıç yarası geçer ama dil yarası geçmez. Lakin sosyal medya fenomenleri ya da trolleri bu yarayı azdırıyor ve derinleştiriyorlar. Hiçbir ayar ve kuralları yok. Nefret ettiklerini taşlıyorlar sevdiklerine de toz kondurmuyorlar. Bu nedenle de bu alanda yazılan ve çizilenler hiçbir biçimde katma değer üretmiyor. Sadece günlük hitabın dışında kalan bazı alıntılar vaziyeti kurtarıyor. Galiba trol orduları en fazla İslam aleminde cirit atıyor. Mısır, Suudi Arabistan, BAE trollerin bayram ettiği ülkeler. Bunları tanımlamak gerekirse sahte ve sanal lejyoner ordularıdır. Araplar trollere 'zübab el elektroni' diyorlar.

Bizim diyarlarımızda sürekli olarak sahte kahramanlar üretiliyor. Lakin zaman zaman kahramanlar yer de değiştiriyor. 'Yalan söyleyen tarih utansın' deyimi bunların şahsında hakikate bürünüyor!

Mürsi'nin devrildiği atmosferde öne çıkan ve karalama görevi ifa eden Mısırlı bazı yorumcular ve gazeteciler vardı. Bunlardan üçü gayet meşhur. Şimdi gözden düştüler. Bunlar sadece siyasi muhalifler değildi. Aynı zamanda dini alanda da muhalefet ediyorlardı. Yani Mısır ve Mısırlıların kimliğine düşman bir zümreyi temsil ediyorlardı. İbrahim İsa bunların en meşhurlarından biriydi ve ayetlerle zaman zaman alay ediyordu. İkinci sırada gelen yorumcu ise Lemis el Hadidi idi. Bir başkası ise Hayri Ramazan. Ne oldu ise bu troller artık rollerini oynayamaz hale mi geldiler taban nezdinde tesirleri mi azaldı yoksa mesele Sisi'yi taşıyamamaktan mı kaynaklanıyor, bilinmez! Günah keçisi arıyordu ve bula bula bunları bulmuş olmalı. Bunların üçünü de hizmet dışı bıraktı. Kötü mü oldu? Elbette hayır. Etme bulma dünyası. Daha önce bunlar arasında Tevfik Ukaşe de bulunuyordu. Lakin çizmeyi aştı ve yorumlarında metnin dışına çıktı ve erkenden ipi çekildi. Bunlar cinnet mustatilinin yarışçılarıydı. Tesellici figürü! Son günlerde belki arkadaşlarını unuttursun diye galiba yeniden Ukaşe'yi piyasaya sürdüler.

Artık Mısır gibi ülkelere trol dayanmıyor. Yeni bir söz yani üslup da bulamıyorlar! Sisi politikalarının her yönüyle içi boş çıkması büyük hayal kırıklıklarına neden oldu ve taraftarlarını çevresinden uzaklaştırdı. Bir de Gazze- İsrail konusunda güven kaybetti. Propaganda ile Mürsi'yi itibarsızlaştırmışlardı. Lakin gerçekler baskın çıkınca artık Sisi'yi savunmanın mecali de kalmadı. Gitti gider! Taraftarlarına da günah çıkarmak düştü. Bunun üzerine sosyal medyada iki basamak gerileme birden yaşandı. Kalifiye trol bulamayınca polisleri devreye soktular. Mısır'da okuma yazma oranı sınırlıdır ve iyi eğitim almış sınıf da azdır. Askerler arasında okuma yazma oranı yerlerde sürünmektedir. Polislerde bu oran biraz daha yüksek olabilir ama kifayet miktarı değil. Bu durumda sermayeden yiyorlar. Selim Azuz ile Cemal Sultan trol ordusundaki boşluğa işaret ettiler. Cemal Sultan sosyal medyada seviyenin iyice düştüğünü, boşalanların yerini fulul/kalıntılar ile doldurmak zorunda kaldıklarını ifade ediyor. Statik güçler esnek alanı dolduramıyor. Kısaca Mısır'da elektrorik ortama baltacılar hakim olmuş görünüyor. Muhaliflerin hesaplarına cevap yetiştirmek polis memurlarına kalmış. Lakin polis memurları da donanımlı olmadıklarından çuvallıyorlar. Cevap vermek yerine karşı tarafa küfrediyorlar. Kullandıkları üslup küfürname seviyesini aşamıyor. Sisi'nin suyu ısınırken sosyal medyada seviye yerlerde sürünüyor. Rüzgar eken fırtına biçer.

Bu alanın da yeni bir düzene ihtiyacı var. Hayatımızda adap eksikliği var. Zamanın hızlı akışı ve hızlı şehirleşme birçok aşamanın ortadan kalkmasına ve boşluk doğmasına neden oldu. Bu da yaşadığımız kargaşa zeminini izah ediyor.

Ahlakın lüzumunu ahlaksızlardan öğrendiğimiz gibi adabın lüzumunu da adapsızlardan öğrenmek durumundayız. Her alanda adabı yeniden keşfetmeliyiz. Görgü kuralları bunun sadece bir parçasıdır. Trolcülük indirgemeciliktir ve zıtlaşmanın veya çekişmenin iki tarafını temsil edenler sonuçta hakikatin yaşamasına izin vermiyorlar. Bu süreci aşmalı ve daha sağlıklı bir zemine ulaşmalıyız.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları