William Boykin'den Ben-Gvir'a
Gazze'de çatışmaların beklenenden uzun sürmesi ve kesin bir sonuç alınamaması Yahudilerin kendilerine olan güvenlerini sarstı. Gelecek endişesi sardı. Hop oturup hop kalkıyorlar. Bunu muhtelif şekillerde dışavurumlarla gösteriyorlar. Bunun en tipik olanlarından birisi İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in anormal bir çıkışı oldu. Tavırları, öz güvenden çılgınlığa dönüşmüş durumda. Gözleri yuvalarından fırlamış vaziyette. Ben-Gvir'in Ganot Cezaevi'nde El Fetih lideri Mervan Barguti'yi hücresinde tehdit ettiği görüntüler yayımlandı. Kelimenin tam anlamıyla çılgınca bir skandal! Filistin Yönetimi, olayı "psikolojik, ahlaki ve fiziksel terör" olarak niteledi. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in, Ganot Cezaevi'ne yaptığı ziyarette, El-Fetih'in önde gelen isimlerinden ve Filistin'in en tanınan siyasi tutuklusu Mervan Barguti'yi hücresinde tehdit ettiği anlara ait görüntüler sosyal medyada yayınlandı. 13 saniyelik video, 20 yılı aşkın süredir cezaevinde tutulan Barguti'nin kamuoyu önünde ilk kez görülmesi açısından da dikkat çekti. Bu kayıt Yahudilerin öz güvenden güven yitirmeye doğru inişe geçtiklerini gösteriyor. Bu da Yahudilerde gelecek kaygısı ve baskısı oluşturuyor. Karanlıkta ıslık çalar gibi Netanyahu da civar Arap ülkelerini ilhak edeceklerini ve 2100 km uzunluktaki alanı topraklarına katacaklarını duyurdu. Adeta bununla arı kovanına çomak soktu. Hemen 31 Arap ve İslam ülkesi tepki gösterdi.
Gazze'de beklemedikleri direnç karşısında İsrail dengesini kaybetti ve çıldırdı. Çuvallamanın haddi hesabı yok. BAE gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye ramak kala bir an çılgınlıkları nedeniyle işler sarpa sardı. Bu durumda ellerinde tek tehdit silahı kalıyor. Suud eski istihbarat başkanı ve büyükelçi Türki Faysal CNN'e (Christiane Amanpour)bu atmosferde Suudi Arabistan'ın İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesinin düşünülemeyeceğini söylemiştir.
Netanyahu, Büyük İsrail projesiyle alakalı olarak şu hezeyanları savurmuştu: Ben kendimin büyük bir tarihi ve manevi bir misyon içinde olduğumu hissediyorum. Büyük İsrail projesini hayata geçirmekle bağlantılıyım. Bu proje Filistin'in tamamıyla birlikte Ürdün ve Mısır'ı da kapsamaktadır. Yayınlanan haritalarda ilhak Suudi Arabistan'ın kuzeyi, Suriye, Lübnan gibi bölge ülkelerini de kapsamaktadır. Lakin iniş çizgisinde olan İsrail bunları nasıl başarabilecektir? Soru bu!
Ben-Gvir'in tepkisinde olduğu gibi zeminin altlarından kaydığını görüyorlar. Varlık yokluk kaygısı yaşıyorlar. Mübarek'in ikinci oğlu Alaa Mübarek de bu konuda kendini yorum yapmaktan alamamış. Netanyahu'nun büyük hayalini şöyle değerlendiriyor: Boş bir kibir ve küstahlık... Uluslararası hukukun açıkça ihlalini teşkil eden, halkları birleştiren, bu işgalci varlığa karşı nefret kültürünü artıran, kışkırtıcı ve kabul edilemez bir tehdit olan apaçık bir sömürgeci beyanı.
Filistinliler haklı davalarında Arapları bir araya getiremezken ve yanlarına çekemezken İsrail bu gibi küstah sözlerle Arapları bile karşısına dikiyor. Bunu ancak İsrail başarabilirdi. Filistinliler açısından manzarayı ise El Hivar Kanalı Yayın Yönetmeni Azzam Temimi dile getiriyor: Filistinlilerin/Gazze'nin direnmesi ve İsrai'in çuvallamasının tek bir anlamı var: Mucize.
Kızıldeniz'in ikiye yarılması gibi bir mucize!
İsrail, şimdi mucizeleri karşı taraf yaşadığı için hurafelere tutunmaya çalışıyor.
Görüntülerde Ben-Gvir'in, "İsrail'le uğraşan, çocuklarımızı öldüren, kadınlarımızı öldüren herkesi yok edeceğiz. Bunu bilmen gerekiyor" dediği duyuluyor. Barguti'nin söze girmeye çalıştığı anlarda Ben-Gvir, "Bunu bil, tarih boyunca böyle oldu" ifadelerini ekliyor.
Bu bana Afganistan ve Somali işgalinde Amerikan ordusunda görev yapan nobran Amerikalı general William Boykin'i ve davranışlarını hatırlatıyor. Ben- Gvir hücrede kıstırdığı Mervan Barguti'yi telkin altında tutuyor. Onun üzerinden mesaj veriyor ve onu mevhum zaferine şahit kılıyor! William Boykin de hücrede yakaladığı Somalili savaş esirlerini veya ağalarını aynı şekilde telkin altında tutuyordu. Boykin'in karşısında Somali'de Osman Atto bulunuyordu. General askeri üstünlüğün verdiği cüretle "Tanrımın onunkinden daha büyük olduğunu biliyordum. Tanrımın gerçek bir Tanrı, onunkinin ise bir put olduğunu biliyordum." demektedir. Esirler karşısında bunları söylemek kolay. İngilizler İstanbul'u işgal ettiklerinde de Meşihat'a küçükseyici bir eda ile hitap etmişler ve 16'ıncı Benediktus gibi İslam'ın insanlığa ne getirdiğini sormuşlardı. En azından İslam böyle küstah adamlarla anılmıyor. Salahaddin Eyyübi gibi ince ruhlu insanları akla getiriyor. 100 yıl sonra Anglikan Kilisesi kururken ve can çekişirken İslam güneşi insanlığın umudu olmaya devam ediyor.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.