Jurassic Park’tan Hut mucizesine

Eskiden beri masal kitaplarında ejderhalardan, mamut ve dinozor türü yaratık ve hayvanlardan bahsedilir. Bunlardan bir kısmının nesilleri kesilse bile varlıkları en azından tarihi olarak sabittir. İnsanların tabiata müdahalesi ve gök cisimlerinin yeryüzüne çarpmasıyla bunlardan bir kısmının soyu tükenmiştir. Mamut ve dinazorlar bu sınıfa girer. Çin'in milli figürlerinden olan ejderha ise bazı çeşitleriyle içimizde yaşamaktadır. Söz gelimi Endonezya gibi ücra bölgelerde ve adalarda Arapların tinnin adını verdikleri Komodo Ejderi yaşar! Bununla birlikte Tevrat'ta dinozor tarzı devasa yaratıklar yer almadığı için kimi Yahudiler Tevrat'ın 'tasdik etmediğini biz de var kabul edemeyiz' demişlerdir. Bunun için Jurassic Park filmine ilgisiz kalmışlardır. Halbuki Tevrat'ın bütün hayvanları kapsaması beklenemez.

Çocukluğumda bugünkü Yunus balıklarını göz önüne aldığımda Yunus Aleyhisselamın bunların içine nasıl sığdığını veya ölmeden yaşayabildiğini merak etmişimdir. Aklım pek ermezdi! Lakin durumun benim düşündüğüm gibi olmadığı bir gerçek. Bu gerçeği ifade edenlerden birisi de Muhammed Mütevelli Şaravi benzeri yer bilimle mucize ve Kur'an-ı Kerim'i kaynaştıran Mısırlı Prof. Zağlul Neccar'dır. Sahasının uzmanıdır. Şaravi yer bilimleriyle değil doğrudan Kur'an ve tefsiriyle ilgilenir. Zağlul Neccar ise modern bilimle Kur'an arasında köprü kurar. Ninovalı (Musul) peygamber Yunus Aleyhisselamla ilgili ayetlerde 'feltakamehu'l Hut' ibaresi geçmektedir. Kısaca balık Yunus'u 'lokma etti' mealinde bir ayet. Bu ayet Zağlul Neccar'ın da garibine gider, ayetin ve balığın sırrını keşfetmeye çalışır. İşin peşine düşer. İfadesine göre gerçeğini bulmak için onlarca yıl kafa yorar ve kaynakları tarar.

Bu gayret ve araştırmaları onu işin doğrusuna götürür. Yunus Aleyhisselamı lokma haline getiren mavi balık, balina türlerinden birisidir. Allah'ın yarattığı en büyük balıktır.

Ağzına birkaç metreküp su alır ve bunları süzer ve yüzeye vuran görünmeyen canlıları avlar. Çiğnemeden midesine indirir. Kalan su miktarı ağzının iki yanından boşalır. Dişleri olmadığından bu tarz balinalar plankton tüketirler. Plankton suda bulunan ve hareket yeteneği akıntıya bağlı olarak değişen canlılara verilen genel isimdir. Genellikle mikroskobik boyutta ve tek hücreli oldukları varsayılsa da, denizanaları veya kopmuş yosunlar da okyanus bilimciler tarafından plankton olarak tanımlanır. Bitkisel planktonlara fitoplankton, hayvansal olanlarına ise zooplankton adı verilir. Göllerde, denizlerde ve akarsularda, hatta belirli şartlar altında buzullarda da bulunabilirler.

Mavi balık adı verilen bu tür, ağzına giren katı cisimleri ise yutamamaktadır. Bu nedenle de Hazreti Yunus Aleyhisselamı lokma olarak ağzına almış ama yutamamıştır. Dolayısıyla sanılanın aksine Hazreti Yunus Aleyhisselam balinanın karnına girmemiştir. Dilindedir. Bu nedenle de Kur'an 'feltekamehu el hut' yani 'balina, lokma bütünlüğünde onu ağzına aldı' ifadesini kullanmaktadır. Bu balina türü yaklaşık 35 metre uzunluğa, 180 ton kadar ağırlığa ulaşabilir. Bu balıkların gıdası görünmeyen mikroskopik varlıklardır. Bu balıkların dikey panoları vardır ve bunlarla avlanırlar. Hut'un dili birden fazla insanın oturmasına müsait bir haldedir. Bu nedenle de Yunus Aleyhisselam balığın karnında değil dilinde oturur halde tasvir edilmiştir. Halbuki kıssanın Tevrat versiyonu farklıdır ve şöyledir: Büyük bir balık Yunus Aleyhisselamı yuttu! Bu versiyonda ifade edilen yutma işlemi bu süreç içinde Hazreti Yunus Aleyhisselamın balığın karnında olduğunu gösterir. Halbuki, Kur'an aksine dilinde olduğunu ifade eder. Halbuki Tevrat'ın anlattığı tarzda yutulsa, hazım esnasında un ufak, paramparça ve cansız bir kütle haline gelirdi. Bu açıdan ibtila yani yutma ile iltikam eylemi birbirinden çok farklıdır. Kur'an icazı lafızlarında gizlidir. Lokma ezilmemiş ve parçalara ayrılmamış hali ifade eder. Bu vaziyet Yunus Aleyhisselamın tek parça halinde kurtuluşunu da anlatır.

Sonra balina veya Hut Yunus Aleyhisselamı kıyıya attığında Allah orada bal kabağı türünden geniş yapraklı bir bitkinin yeşermesine imkan vermiştir. Bu tarz bir bitki yaratarak peygamberini korudu ve çıplak halde etraftan görülmesini engelledi. Ayrıca bu yaprakların Musa Aleyhisselamın asasının işlevi gibi birçok meziyeti, marifeti vardır. Ayrıca bu kalın yapraklar Yunus Aleyhisselamı güneşe karşı da korumuştur. Bu yapraklar ayrıca ve aynı zamanda birçok antibiyotik ihtiva etmektedir. Kıssanın Kitab-i Mukaddes versiyonunda ise bal kabağı yaprakları yerine üzüm yapraklarının gölgelediğinden bahsedilmektedir. Eskilerin ifadesiyle 'eyne's sera mine's Süreyya! Toprak nire Süreyya yıldızı nire?

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları