Mustafa Özcan
27.05.2025
Mustafa Özcan
Sykes Picot'tan Çıkış!
Tüm Yazıları

Sykes Picot'tan Çıkış!

Biri sabık diğeri de görev başında olan iki Amerikan büyükelçisinin açıklamaları gündeme damgasını vurdu. ABD'nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford, Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Muhammed Colani'nin (Ahmed Şara) yıllarca terör listelerinde yer alan bir figürken, İngiltere merkezli bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü inisiyatifle "siyasete kazandırıldığını" iddia etti. Şara'nın siyasete geçişinde "Batılı kurumların önemli rol oynadığını" söyleyen ABD'nin eski Şam Büyükelçisi Ford, Şara ile temasa, 2023'te bir İngiliz sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü çatışma çözüm projesi kapsamında başladığını ileri sürdü. Ford, bu girişimin bir Avrupa ekibi tarafından yürütüldüğünü, kendisinin de bu ekipte yer aldığını söyledi.

Bu ifadeler ne kadar gerçeği aksettiriyor? Amerikalıların zaman zaman İhvan ya da Ebubekir Bağdadi gibi terörle anılan figürlerle temas hattında olduğu bir gerçek. Bunun arkasında çeşitli amaçlar olabilir. Bunlardan birisi tutuklularla veya müzakere yapılan kimselerle pazarlığa ve muvazaa hattına girmek diğeri de ehlileştirmek. Robert Ford Ahmet Şara ismiyle müsemma Muhammed Colani'nin ikinci sınıfa girdiğini ve kendisini ehlileştirerek siyasete kazandırdıklarını söylüyor.

Arada bir temas olabilir. Lakin bu temas Ford'un aktardığı gibi midir? Filmi geriye doğru sararsak; 2004 yılında İstanbul ve Brüksel'de Amerikan heyetleri ehlileştirmek ve bazı tutumlarını revize etmelerini sağlamak için Mısırlı İhvan temsilcileriyle bir araya gelmişlerdir. Ahmet Şara'da elde ettikleri sonucu niye onlarda elde edemediler? Ehlileştirmenin ve tamirin çapı onları aştı mı yoksa? Bu müzakereler sonucu İhvan saflarında kimi dalgalanmalar oldu ve İslami kavramların yerine seküler kavramlar tercih edilmeye başlanmıştı. Bu konuda Raşid Gannuşi öncü kuşaktan olmasına rağmen damıtılmış görüşleri ve esnek tutumu kendisine şefaatçi olamamıştır. Ne Batı ne de Doğu kendisine sahip çıkmıştır. Anılan müzakerelerde kadının rolü ve İslami iktidar gibi meseleler ele alınmıştır. Bunlar ABD'nin her zaman ajandasında olan hususlardır. Mesela Leonrd Binder'in LİBERAL İSLAM adlı kitabı bu hususta kılavuz kitaplardan birisidir. İhvan ile Amerikan heyetleri arasındaki görüşmelerden ne gibi bir netice sağlanmıştır? Hiç. Belki İhvan hayale kapılmıştır. Sadece İhvan'ın asli değerlerine yabancılaşması sağlanmıştır. Mesh hali geçirmelerine neden olmuştur. Bu görüş alışverişlerinin hiçbir faydası olmamıştır. Keşke vaktiyle laik kesimlere de böyle telkinlerde bulunsalardı. Şöyle veya böyle Sisi gibi darbecilere hizmet etmişler hatta John Kery darbeden sonra askerlerin demokrasiyi konsolide etmeye geldiklerini söylemiştir! Nedense Putin modeline karşı çıkıyorlar lakin Sisi gibi Putin modelini emsal alanlara ses çıkarmıyorlar. Hatta hizmet ediyorlar! Ford'un yaptığı Ahmet Şara'ya yönelik sadece itibar suikastıdır. İslami kesimlerin gözünden düşürmeyi ve şüphe saçmayı amaçlamaktadır.

Gündeme damga vuran ikinci büyükelçi de ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack oldu ve 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşmasını sert bir dille eleştirdi. Bu durumda durduk yerde eniştem beni niye öptü demez misiniz? Gerçi bunu Sykes-Picot mutabakatının yıl dönümünde söyledi. Ama bu neyi değiştirir? Orta Doğu'ya artık askeri müdahalede bulunmayacaklarını ve askeri müdahaleler döneminin kapandığını söyleyen Barrack tarihe not düştü, "Türkiye, Körfez ve Avrupa'nın yanındayız; bu sefer askerler ve konferanslarla ya da hayali sınırlarla değil, Suriye halkının kendisiyle omuz omuza olacağız." Elçi, Amerikan çıkarlarını gözetiyor! Halef selef iki büyükelçinin açıklamaları aslında birbirini tamamlıyor.

SYKES-PICOT BİR HATAYDI, BİR DAHA YAPMAYACAĞIZ

Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile İstanbul'da bir araya gelen ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack görüşmenin ardından X hesabı üzerinden yeni açıklamada bulundu. Yüz yıl önce imzalanan Sykes-Picot Anlaşması'na işaret eden Barrack, "Batı, bir asır önce haritalar, manda yönetimleri, çizilmiş sınırlar ve yabancı yönetimler dayattı. Sykes-Picot Suriye'yi ve daha geniş bir bölgeyi barış için değil sömürmek için böldü. Bu hata nesillere mal oldu. Bunu bir daha yapmayacağız." ifadelerini kullanarak, "Batı müdahalesi döneminin" sona erdiğini; geleceğin bölgesel çözümlerin yanı sıra ortaklıklara ve saygıya dayalı bir diplomasiye ait olduğunu ifade etti. Bu sözler vakıanın teşhisi mi yoksa yeni bir projenin ayak sesleri mi? İslam alemi için Tih Çölü'nden çıkışı simgeleyen Sykes-Picot sonrası, bölgeyi iki ihtimal bekliyor. Bu ihtimallerden birisi İsrail ile diğeri de İsrail'siz. Eğer Sykes-Picot sonrasına İsrail dahil olacaksa bu Şimon Peres ile Netanyahu'nun projesine çıkıyor. Yeni Ortadoğu Projesi! İsrail'in merkezde olduğu ve Arapların da yardımcı pozisyonda olacağı yeni bir bölgesel sistem. Eğer Sykes Picot'tan çıkışta İsrail olmayacaksa bu, Müslümanlar arası bir birlik ve hilafet anlamına gelir. Nitekim Netanyahu da Şam sahillerinde bir hilafet devleti istemediklerini söylemiştir. Dolayısıyla büyükelçinin sözleri bu öznel projenin önünü kesmeye matuf olmalı. Şimdi bu Yeni Ortadoğu Projesinin kirveliğini Trump idaresi yapmaktadır. Büyükelçi de sözcülüğüne soyunmuştur. BOP olarak da kurgulanan Şimos Peres'in projesini George Walker Bush devralmıştı. İsrail ile birlikte Batılıların da hilafet isteyeceklerini sanmıyorum. Öyleyse bu Sykes Picot rejiminden çıkma, yeni Ortadoğu veya Arapların derkenarında kalacağı İbrahimizm projesine çıkar. Thomas Barrack'ın sözleri Arapların ağzına bir tutam bal çalmaktan ibarettir. 28 Şubat öncesinde Demirel'in İslam gerçeği projesine benziyor! Bu kurulu idareler nihayetinde Sykes-Picot'nun ürünüdür. Batı bununla güce erişirken Arap şeyhleri de iktidara kavuşmuştur. Bu çatallaşmada büyükelçinin iyi niyetine inanamıyorum. Bir mümin bir delikten iki defa geçmez! Sykes-Picot düzenini aşmak ancak Müslümanların düzenlerini kendi aralarında tek başlarına hayata geçirebilmeleriyle mümkündür. Uzaktan kumandalı ya da yandan çarklı olmaz!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları