Mustafa Özcan
11.07.2025
Mustafa Özcan
Dinler arasında Evanjelik damar
Tüm Yazıları

Dinler arasında Evanjelik damar

Zaman zaman tali düzeyde dinler birbirlerinden fikir alabiliyorlar. Bu ortaklık bazen çok boyutlu olduğu gibi bazen de bir unsurla sınırlı da kalabiliyor. Müslümanlar arasındaki Evanjelik bir damardan söz etmek mümkündür. Bu damarı temsil eden akımlardan birisi de Rebii Bin Hadi El Medhali anlayışıdır. 10 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla 92 yaşında aramızdan ayrıldı. Lakin hakkında nasıl bir ifade kullanmamız gerektiğini de tam olarak tayin edemiyoruz. Zira devletten yana bir ilahiyat formu geliştirmiş ve sivil alanda kalan İslami kesimleri dışlamış ve onlara saldırmıştır. Siyasetle iştigal edenleri yerden yere vurmuştur. Siyasi alanın meşruiyetini rusumla ya da resmi zevat ile sınırlandırmıştır. Kurtuluş teolojisinin tam zıt istikametinde yer almıştır. Kurtuluş Teolojisi, bilhassa Latin Amerika'da 1960'larda sosyal hakları yok sayan kapitalist uygulamaların ve zalim diktatörlerin idareleri altında acı çeken fakirlerin, mazlumların ve ezilenlerin haklarını teolojik yöntemlerle savunmayı şiar edinmiş bir dini harekettir.

Kendi ismiyle anılan bir akıma öncülük eden Rebii Bin Hadi el Medhali ise tam tersine resmi çizgi ile birlikte herkesi kayıt altına alıyor. Vefatının akabinde hayırla mı yad etmeyi yoksa sukut ile mi geçiştirmeliyiz? Hepsi mayınlı tarla! Şamata yapmadan tarihe not düşebiliriz. Yaşarken fitne ile anılmıştır. Kendisine selefi diyordu ama birçok selefi de kendisini "Mürcii" olarak hitap ediyordu. Esneklikten dolayısıyla vasatiyetten nasip almamışlardır.

Nasirüddin Elbani hakkında 'bizim selefi anlayışımızda ona yer yoktur. Katımızda onun ne değeri ne de vezni vardır' demiştir. Bir kalemde birçoğunu silip atabiliyor. Bununla birlikte Elbani, İbni Useymin ve Bin Baz'dan lehinde sözler ve tezkiye sadır olmuştur. Bu atıflar ve hükümler zaman zaman değişebilmektedir. Kimileri de Rebii Bin Hadi ed Medhali'yi sevmenin selefiliğin şiarı ve göstergesi olduğunu söylemiştir. Kimileri de ondan nefretin bidat alameti olduğunu ileri sürmüştür.

Onun ötesinde devleti ve yaptıklarını takdis eden bir anlayışa sahipti. Aleyhinde birçok reddiye yazılmıştır. Bunlardan birisi de "El Kavlu'l Bedii Fi Nüshi eş Şeyh Bedii" adlı eserdir. Ahmet Bin İbrahim Bin Ebi'l Ayneyn'e aittir. Daha önce Muhammed Eman Camii adıyla Etiyopyalı bir zat da benzeri ve paralel bir çığıra ve akıma öncülük etmişti. Ona karşı da ciddi reddiyeler yazılmıştır. Bunlardan birisi El Camiye Fi'l Mizan adlı eserdir. Dr. El Müşari Said el Matrefi tarafından kaleme alınmıştır. Şeyh Abdurrahman Abdulhalik da kitaba takdim yazısı yazmıştır.

Eşarilik zemininden el Medhali anlayışına benzeyen akımlar vardır. Daha doğrusu kendilerini Eş'ariliğe nisbet edenler arasında da benzeri akımlar türemiştir. Ortak kanaat bunların istihbarat uzantısı olduğu yönündedir. Bunlardan birisi Abdullah Habeşi ile anılan Ahbaş akımıdır. Bütün işleri güçleri Seyyid Kutup gibi siyasal İslam akımı olarak anılan kesimleri taşlamaktır.

Abdullah Habeşi de el Camiye akımının kurucusu gibi Habeşlidir. Ehl-i sünnet adına sürekli ihtilaf üretiyordu ve onun da istihbarat tezgahlarından geçtiği varsayılıyor. En azından enerjilerini içe boşaltarak istihbaratçıların işlerini kolaylaştırmıştır. 1931 yılında doğan Muhammed Eman el Cami 1996 yılında vefat etmiştir. Rebii Bin Hadi el Medhali ise yaklaşık 92-93yaşında ve vefat etmiştir (1932-2025). Suudi Arabistan doğumludur.

Her dinin bünyesinde bu tür akımlara rastlamak mümkündür. Evanjelik damar bunlar arasındadır. Mısırlı düşünürlerden Dr. Atiyye Adlan aşırılıkla yöneticilere perestiş etmenin ancak Hıristiyanlık veya Kilise kültüründe anlayışında görüldüğünü ifade etmiştir. Lakin buna benzer bir akım Suudi Arabistan'da ortaya çıkmıştır. Orta Çağ'da Hıristiyanlık aleminde devlet ve rejimler halka boyun eğdirmek için kiliseyi ayartmıştır. 1990'lı yıllarda Saddam Hüseyin'e karşı yabancı güçlerden yardım alma konusu yeni bir dini çığıra dönüşmüştür. Alimlerin çoğunluğu buna karşı çıkmıştır

Lakin senkronik Camiye ile Medhaliye akımları buna cevaz vermiştir. İki nokta üzerinde dururlar. Bunlardan birisi yöneticiye/hakime kayıtsız şartsız mutlak bir biçimde itaat etmek. İkincisi de siyasetle iştigal eden dini grupları ve cemaatleri paylamaktır. Suriye veya İhvan gibi akımların tam karşısında yer alırlar. Bunlar Müslümanlar arasında Evanjelik damarı temsil ederler.

Bu anlayış zaman zaman İslam içine de sızabilmektedir. Bunu doğrulayan söylemlerden birisi 'Es sultan zillullah fi'l ard/Sultan Allah'ın yeryüzündeki gölgesidir' ifadesi ve söylemidir. Hıristiyanlıkta ve bilhassa Evanjelizmde bu yaygın bir kullanımdır. Trump ile birlikte yeniden su yüzüne çıkmıştır. Bu söylemi kullananlardan birisi Trump'ın kadın fedaisi Paula White'tir.

Trump, evanjelik Paula White'ı, daha önce kurmuş olduğu inanç özgürlüğü ve dini gruplar arasındaki diyalogu koordine etmekle görevli "İnanç ve Fırsat Girişimi" adlı ofisin başkanlığına getirdi. White yakın zaman önce kullandığı "Nereye gidersem Tanrı da benimle gelir. Beyaz Saray'ı da kutsal mekan ilan ediyorum çünkü ayağımı bastığım yer kutsallaşır" tanınmıştır. Bu sözleriyle adeta Beyaz Saray'ı adeta kutsamıştır. White daha önce de "Trump'a karşı çıkmak, Tanrı'ya karşı çıkmaktır" ifadelerini kullanmıştı. Beyaz Saray'ı çılgınlar idare ediyor, dini söylemleri de çılgınca!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları