Mustafa Özcan
11.07.2025
Mustafa Özcan
Muhaberat hocaları
Tüm Yazıları

Muhaberat hocaları

Dünyadan giden ya rahatlamış olarak dünyadan ayrılır ya da başkalarını rahatlatır. Bu söz bugünlerde yeniden revaçta. Rebii Medhali adlı Suudi Arabistanlı fırkacı/ klikçi din adamının vefat etmesi üzerine kimileri sevinçlerini izhar ettiler ve onun yokluğunun sahayı biraz rahatlatacağını ümmetin afiyet kazanacağını ummuşlardır. Bazıları onun mazlum olarak öldüğünü söyleseler de karşıtları ümmeti daha fazla böldüğünü fitne yaydığını ve zalimlere kol kanat gerdiğini söylüyorlar. Bu anlamda ölümünün ümmeti rahatlattığını savunuyorlar. İyi bin insan ise ve çevresinden kötülük görüyorsa ölümüyle birlikte bu durumdan sıyrılır, kurtulur ve rahatlar. Ya da şer ehlinden biri ise yokluğuyla iyileri rahatlatır. Çevresine zarar veriyorsa ölümüyle ondan zarar gören çevresi rahat eder. Her halükarda ölüm rahatlatıcı bir iksirdir. Şimdi Rebii Medhali'nin ölümüyle birlikte ardındakilerin rahatlayıp rahatlamadıkları soruluyor. Taraftarları buna şu cevabı veriyorlar: Vehhabiliğin kurucusu Muhammed Bin Abdulvehhab ölünce de bazı akortsuz avazlar çıkmıştı. Ama uzun sürmedi. Kitapları ve akımı yerini boş bırakmadı, doldurdu! İnsanların şerrinden kurtulduklarını söylemişlerdi ama hala kitaplarıyla geride bıraktığı rüzgarıyla aramızda yaşamaya devam ediyor. Herhalde bir hadisten mülhem olarak anonim olarak şu sözler söylenmiştir: Ne kendi etti rahat; ne âleme verdi huzur, Yıkılıp gitti cihandan; dayansın ehl-i kubur!

Rebii Medhali çelişkiler yumağı idi. Mesela genelde resmi kurumları ve rejimleri destekler görünür. Libya'da ise tersini yapmıştır. Abdulhamid Dibeybe'yi destekleyeceği yerde Halife Hafter'i desteklemiştir. Normu değil formu esas almıştır. Halife Hafter'i desteklemiştir. Halbuki bu Saddam fetvasıyla çelişmektedir. Saddam'a karşı silahlı batılı güçlerden yardım alınabileceğine dair fetva yayınlamış ve böylece çıkmazda olan Suudi Arabistan rejimini rahatlatmıştır.

Kimi taraftarları onun Saddam'ı tekfir etmediğini sadece laik ve dini uygulamaları yerine getirmediği için bu fetvayı verdiğini ileri sürüyorlar. Halbuki Saddam Halife Hafter'e nazaran daha sağlam bir yerde durmaktadır. Hafter oğluna Saddam ismi vermiştir. Bu da Rebii Medhali'ye kaderin eliyle vurulmuş bir tokattır. Mısırlı selefilerin izinden, Medhali de kesinlikle aşırılığa yüz vermediğini söylemektedir. Peki 'Saddu Üdvan el Mülhidin' kitabı yani ateistleri ve dinsizleri savuşturma başlıklı kitabı kimleri hedef alıyor? Gayri Müslimleri mi? Taraftarları apaçık yalan söylüyorlar. Neye göre? Tam tersine Medhali ve Camiye gruplarına 'itaat fanatikleri ve aşırıları' adı verilmektedir(gulat et taaa). Yöneticiler ekran başında canlı yayında yarım saat hatta daha fazla zina etseler bile meşruiyetlerinin düşmeyeceğini savunuyorlar! Bunlar ABD'de olsalar mutlaka Trump'ı desteklerdi. Yöneticilere ekran başında zina etmeye ruhsat vermişlerdir. Bundan dolayı kimileri dünyanın bir beladan kurtulduğuna inanıyor. Camiye ve Medhaliye yani Allah'a değil kula itaatte sınır tanımayanların karakteri şudur: Sırtın vursa ve malını alsa da zalim yöneticiye ilişmek zinhar haramdır. Sırtına vurması ve malını alması için zalim yöneticiyi geri getirmek için adil yöneticiye devirmek, başkaldırmak ise caizdir. Bu bozuk dini yapıların temel karakteri yalandır ve yalancılıktır.

Yalanı simya olarak kullanarak hedeflerine varmayı ve halkı kandırmayı adet edinmişlerdir. Kimseyi tekfir etmedikleri ve gavurlara hulus çekmedikleri yönündeki iddiaları da kandırmacadan ibarettir. Bununla birlikte küçük olsalar da asabiyetleri güçlüdür. Hakkın asabiyeti cılız ve iç bütünlükleri kırılgandır..

Bunlar hakkında Said Bin Nasır el Gamidi şunları söylemektedir: Selefe dayandıklarını söyleyen gruplar arasında selefe bu kadar zıt bir topluluk daha görmedim! Söz gelimi onlar zahirde Mürcie anlayışına karşı çıkarlar ama gerçekte onları temsil ederler. Kafirlere dost olan yöneticileri benimserler. Selef imamlarından Nadr İbni Şumeyyel et Temimi bir gün Me'mun'un huzuruna çıkar. Me'mun, 'İrca nedir?' diye sorar. Şöyle cevap verir: Krallara uygun dini anlayıştır. Krallara göre din uydurmaktır! Adet dini şiir haline getirmişlerdir. Bununla kralların atiyye ve ihsanına kavuşurlar. Dünyalıklarına ulaşırlar. Bu uğurda kendi ahiretlerini, kralların dünyası uğruna heder eder ve harcarlar... Denildiği gibi, en zavallı insan başkalarının dünyası için kendi ahiretini yakan insandır.

Sünnet edeptir bunlarda ise edepsizliğe tekabül eder. İsam Tellime'nin ifade ettiği gibi bunlar muhaberat hocalarıdır. Haklarında şöyle denmiştir:

Kem min bidatin lebbesuha bisünnetin

kem min dalaletin elbesuha isme's selef!

Nice bidatı sünnetle karıştırmışlar ve nice dalalete selef ismi takmışlardır!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları