Mustafa Özcan
21.07.2025
Mustafa Özcan
Toynbee nazariyesinden yansıyanlar
Tüm Yazıları

Toynbee nazariyesinden yansıyanlar

Küfür ile iman arasında veya Şeytan ile Cebrail arasında ezeli bir çekişme vardır. Bu çekişme günümüze de gölgeler halinde yansımaktadır. Bu çekişme bazen tali suretler kazanabilir veya isimler de taşıyabilir. Medeniyetler çatışması bunun en son versiyonlarından birisidir. Ünlü medeniyet veya uygarlık tarihçisi Tonybee buna farklı bir tanım getirmiştir. Challenge and responding yani meydan okuma ve cevap veya karşılık verme. Araplar ise buna tehaddi ve isticabe demişlerdir. İsticabe cevap verme anlamına geliyorsa da vurgusu bana zayıf göründü. Bunun yerine tesaddi/karşı koyma ifadesi belki daha yerinde olurdu.

Meydan okuma ve karşı koyma ezeli bir süreçtir. Yeni fasıllarla yoluna devam eder. Vahidüddin Han da bir eserinin başlığını İslam Meydan Okuyor koymuştur. Bazen meydan okuma ile karşılık verme birbirlerinin yerine geçebilir. Mucize mesela karşılık verme ve meydan okumaları susturmadır. Bu anlamda bütün peygamberlerin kendi kabilelerinden veya toplumlarından düşmanları vardır. Peygamberlere meydan okurlar. En tipik misali Firavun II. Ramses'tir. Ruhu'l Beyan tefsiri sahibi İsmail Hakkı Bursevi bu karşıtlara 'salit' yani musallat unsurlar adını vermektedir. Kur'an bu meseleye atıflarla doludur. Furkan Suresi 31'inci ayette 'keza biz bütün nebilere mücrimlerden bir düşman tayin ettik' buyrulmaktadır. Başka bir ayette ise 'Şeytanlardan ins ve cinden; birbirlerini ilham/vesvese veren bütün peygamberlere düşmanlar kıldık' denilmektedir. Bunun en çarpıcı misallerinden birisi de Firavun-Musa ikilemi ve diyalektiğidir. Bu nedenle de her Firavun'un bir Musa'sı vardır derilmiştir. Yine her Calut'un bir Davud'u vardır denilmiştir. Burada peygamber karşıtlarının kalkıştığı husus bir meydan okumadır. Bu meydan okumayı bozan ve bertaraf eden ise peygamberlerin mücadelesidir.

Bu diyalektiğin son faslı ise Deccal ile Mehdi arasında vuku bulacaktır. Peygamberlerin son varisi Mehdi ile menhus çığırın son varisi olan Deccal arasında küresel bir mücadele yaşanacaktır. Challenge and responding kavramı insanın aklına bunu getirmektedir. Bununla birlikte bu son fasıl mücadelede karşı koyma anlamında peygamberleri temsilen Hazreti İsa da yerini alacak ve hazır bulunacak ve karşılık vermenin bir parçası olarak tezahür edecektir. O da sahnede yerini alacaktır. Bunun hikmeti nedir? Hazreti İsa'nın varlığı bu mücadelenin ezeli olduğunu veya geçmişle bağlantılı olduğunu remzediyor. Keza Kehf Suresi'nde anlatılan Zülkarneyn kıssası da öyle. Yani bu mücadele maziden bağımsız veya kopuk değildir. Bu alan müteşabihtir. Hatta Deccal'ı bugün İsrail topraklarında yer alan Babu'l Lud da yakalayacak ve imha edecektir. Ardından mücadele Tur'da Yecüc ve Mecüc faslıyla ve kavmiyle devam edecektir. Toynbee belki çekişme alanını anlatırken seküler bir kavram kullandı lakin bu kavramın dini zeminde de yeri var. Belki de bilmeden ya da dolaylı olarak Mehdi-Reccal denklemine temas etmiş ve ışık tutmuştur.

17. ve 18'inci yüzyıldan itibaren dini zemin ilk defa dünyevi zemin karşısında gerilemiştir. Dini zemini küresel anlamda İslam temsil etmektedir. Burada Toynbee yerinde bu defa Bernard Lewis bulunmaktadır ve Batı medeniyetiyle İslam medeniyetinin karşılaşması sürecinde İslam medeniyetinin Batı medeniyeti karşısında ilk defa gerilediğini yazmıştır. Bu gerileme dini alanda ve tali olarak dünyevi alanda da yaşanmıştır. Daha sonra Huntington yine Bernard Lewis'ten mülhem olarak bu kavramı güncellemiştir. Medeniyetler çatışması tezini üretmiştir. Bir ara tutukluk yapan (arrested) İslam medeniyetinin prangalarından kurtulduğunu ve Batı medeniyetine meydan okuyan tek medeniyet haline geldiğini varsaymıştır. Gerçek manada İslam medeniyeti uyanmadan onu erken bir hesaplaşmaya sürüklemek istemiştir. Şimdi İsrail'in yeni Suriye yönetimine nefes aldırmayarak onu mindere çekmek istemesi gibi. Ortada bıçak sırtı bir durum var.

Kısaca mücadelenin özü manevidir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları