Siyonist ve Frankofon imamlar
Son sıralarda bir zamanlar Frenk meşrep olarak tanımladığımız şimdilerde Frankofon olarak anılan züppeler ve zümreler türedi. Mukabilinde salabet-i diniye azalıyor. Başörtüsünü lise ve dengi okullarda yasaklamak üzere iken Sarkozy, Ezher Şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi'yi keşfeder. İslami bir şiarı yasaklamak için dünyanın en eski ilmi kurumlarından ve ilim yuvalarından Ezher'in desteğini talep eder. Devlete hatta yabancısına bile hizmette sınır tanımayan saray vaizi bu talebe teşne olur. O sıralarda Bu Siyonist-Frankofon kırması Sarkozy lise ve dengi okullarda başörtüsü yasağı getirmeye hazırlanıyordu. Paris Camii yetkililerinden icazet alamamış olmalı ki veya daha etkili olacağından dolayı saray vaizliğine teşne Muhammed Seyyid Tantavi'nin huzuruna gitmiştir. Bu tür hizmetlere alışık olan Tantavi ondan da bu hizmeti esirgememiştir. Sarkozy yasak öncesinde Stasi adıyla bir inceleme veya bilir kişi heyeti teşkil etmiş ve bu heyet zevahiri kurtarmak için başörtüsü konusunda yasağı onaylayan bir rapor hazırlamıştı. İçlerinden birisi de ürk asıllı bir bayan idi. Saray kapması ve vaizi olan Muhammed Seyyid Tantavi ne dese beğenirsiniz. Yasak Fransa'nın hükümranlık hakkıdır dilediği gibi kullanır! Sanki Tantavi, Ezher Şeyhi değil ısmarlama Stasi heyeti üyesi birisi gibi davranmıştır.
Tunus asıllı Hasan Şalgumi de bu hususta tüy dikti ve Sarkozy'ye hizmetten sonra şimdi de Herzog'un hizmetine girdi. Çift şapkalı. Hem Siyonist hem de jakoben renkli bir Frankofon. Kullandığı utanç verici sözlerden birisi 'Allah değil, Fransa daha büyüktür!' La ilahe illa Fransa diyor. Fransa'da cumhuriyetçilerin bile kullanmaktan imtina ettikleri bir ifade kullanıyor. Hassan Şalgumi ve kafadarları keskinlikte Maximilien Robespierre liderliğindeki Jakobenleri bile geride bırakıyorlar. Bunlar Terör Dönemi olarak bilinen dönemde etkili olmuşlardır. Şalgumi ve şahsiyetsiz ve silik dostları İsrail ve Fransa ile birlikte Allah'a şirk koşuyorlar. Müfrit cumhuriyetçilerden bile daha radikaller.
2005'te Fransız vatandaşı olmuş, 2009'da Fransa İmamlar Konferansı'nı kurarak laiklik, çoğulculuk ve dinler arası diyalog nağmeli bir İslâm anlayışını savunmuştur. Yahudi toplumu ile kurduğu yakın ilişkiler ve Holokost anmalarına katılımı sebebiyle hem "barış imamı" hem de "Yahudilerin imamı" gibi sıfatlarla anılmış, fakat bu tutumu sebebiyle tepki çekmiş, camisi protesto edilmiş, aracı tahrip edilmiş ve bizzat ölüm tehditleri almıştır. 2009'da Fransa'daki burka yasağını açıkça destekleyerek Nicolas Sarkozy'nin laiklik siyasetini savunmuş. Son yıllarda İsrail'i "mucizevi bir ulus" olarak niteleyip övgüde bulunmuş, Paris'te düzenlenen İsrail yanlısı bir müzik festivalinde dans etmesi ise geniş çaplı tepkilere yol açmıştır. Belli ki rezillikten utanmayan bir adam!
İslami bir zeminde zındıkça bir dil kullanıyor. Zındıklar ne zamandan beri imam kılığına giriyorlar! Bunlar özde değil sözde imamlar. Siyonist ve Yahudi sever imamlar. Fransız tarzı İslam'ın, Frankofonist imamları. İki tarafı da idare ediyorlar. Diğer taraftan da İbrahimizm tarzı İslam anlayışı temsil ederek Yahudileri memnun ediyorlar! Bu nedenle de İzak Herzog'un kucağında ve sofrasında buluşabilmişlerdir. Kafadar birkaç imam müsveddesi daha bularak elleri mülevves İsrail'i ziyaret edebilmişlerdir. İsrail de iyi polis kötü polis oyunuyla Müslüman kamuoyuna kafa karıştıran mesajlar veriyor. Netanyahu Gazze'de katliam ve soykırım yaparken İzak Herzog da başka bir köşede sözde imamları ağırlayabilmektedir. Brezilya tarzı kanlı bir karnaval! İbrahim anlaşmaları imamlar sayesinde siyasi bir zeminle birlikte dini zeminde de hareket edebiliyor. Semavi ve arzi meşruiyetten yoksun olan İsrail'e kendilerince meşruiyet atfediyorlar. Halbuki meşruiyetlerini kaybedenler bizzat kendileri. Arapların ifadesiyle 'fakidu'ş şey la yutihi' çulsuz, sermayesiz kişi başkasına sermaye veremez!
Bu yöndeki ayet gayet açıktır: Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır (Maide 51)..
Fransa'da İslami kuruluşlarla birlikte El Ezher kurumu da bu ziyareti lanetlemiştir. Allaha ve Resulüne ihanet olarak tanımlamıştır. Hasan Şalgumi ziyaret sırasında rehinelerin dönüşü için dua ettiklerini söylemiştir. Gazze halkı için ağzını bile açmamıştır. Dostluk mesajı getirdiklerini dermeyan etmiştir. 7 Ekim 2023 tarihi sonrası dünyanın iki kanada ve kutba ayrıldığını İsrail'in insaniyet ve demokrasi kampını temsil ettiğini ileri sürmüştür. Bize göre de dünya iki kampa ayrılacaktır. Halis iman kampı ve halis nifak kampı! Kendisi hangi kampta acaba? Bu sözde imamların ziyaret yeri olarak en sevdikleri mekan Auschwitz toplama kampı olması tesadüf değildir.
Nitekim Rabıta Genel Sekreteri Şeyh Dr. Muhammed el-İsa sık sık Yahudileri bağırlarına basan mesajlar verdiği gibi Auschwitz kampını da ziyaret etmektedir. Burak Duvarı Yahudilere ağlama duvarı olurken son yıllarda Auschwitz toplama kampı da sözde Müslümanların ağlama duvarı haline gelmiştir!
Bu nevzuhur imamlardan birisi de Hamza Yusuf olup İbrahim Anlaşmaları'na ve BAE hükümetine verdiği destek ve "Filistinlilerin çektikleri acılardan dolayı onları suçlaması" da dahil olmak üzere, son yıllarda adı ırk, siyaset ve Arap devrimleri konularında tartışmalara karışmıştır. Bir başkası ise Ürdün asıllı imam ve BAE devşirmesi Vesim Yusuf'tur. İlmi alanlardaki zayıflığı nedeniyle gözden düşmüş ve dengesini kaybetmiştir. Dahi Halfen gibilerin azarlamasına ve paylamasına muhatap olmuştur. Bir başkası da 'Pentagon imamı' olarak bilinen Şeyh Nazım'ın damadı Muhammed Hişam Kabbani de bu zincirin halkalarından biridir. Kısa bir süre önce vefat etmiştir.
Galiba böyle devşirme imamlar varken yeryüzünde şeytana iş kalmamıştır!
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.