Zekeriya Erdim
29.07.2025
Zekeriya Erdim
Alfabemiz, ahvalimiz
Tüm Yazıları

Alfabemiz, ahvalimiz

Dilimizde, kültürümüzde; "okuma" ve "yazma" kelimelerinin birden fazla anlamı vardır. Bunlardan bazıları "sözlük anlamı", bazıları "ıstılah anlamı" şeklinde tanımlanır.

Okumanın amacı anlamak, yazmanın amacı anlatmaktır. Her iki durumda da ifade ettiği anlamlardan uygun olanı kullanılır.

İnsan ve toplum hayatının en yaygın iletişim araçlarından biri, "yazı" dilidir. Bu dilin ana unsurları, adına "harf" dediğimiz sembollerden meydana gelir.

Harfler, seslerin yazı dilindeki şekil karşılıklarıdır. Belirli bir sıraya göre dizilmiş hali "alfabe" adını alır.

Alfabenin tarihi, yazının tarihi kadar eskidir. Sesleri sembolize etmek için kullanılan şekiller, zamanla birleşip alfabe haline gelmiştir.

Harfler birleşip heceleri, heceler birleşip kelimeleri, kelimeler birleşip cümleleri, cümleler birleşip paragrafları, paragraflar birleşip metinleri oluşturur. İnsanları bilgi sahibi yapar, duygulandırır, düşündürür, konuşturur.

İlahi kökenli kutsal metinleri, beşeri kökenli bilimsel verileri, yaşanmışlıkların süzme sonuçları olan tecrübeleri; geçmişten geleceğe alfabe taşır. Anlaşmalar, sözleşmeler, kültürel değerler, tarihi belgeler ve bilgiler; yazı dili ile asırdan asıra, nesilden nesile ulaşır.

Alfabeyi bilmeyen, okur-yazar olmayan kimselere "cahil" deriz. Hayata ve içindekilere dair pek çok şeyi; yazarak anlatır, okuyarak öğreniriz.

Bilginin, haberin, yorumun, duygunun, düşüncenin, mesajın, muhtevanın anlaşılır bir biçimde muhatabına ulaşabilmesi için; genelde alfabenin, özelde alfabeyi oluşturan harflerin doğru yazılıp okunması gerekir. Aksi takdirde; dil, düşünce, akıl, ruh bozulur, kirlenir, zehirlenir.

Alfabemizin haritası, ahvalimizin haritasını derinden etkiler. Harflerin, hecelerin, kelimelerin, cümlelerin taşıdığı anlamlar ve değerler; "ahlak" adını alarak hayata intikal ederler.

Matematik dilinin alfabesi, rakamlardır. Dünya ve içindekiler; sayısal verilerle ölçülür, değerlendirilir, tanımlanır.

Geometri dilinin alfabesi, şekillerdir. Hacmi olan, yer işgal eden cisimler; çizimlerle ifade edilip anlaşılır hale getirilir.

Müzik dilinin alfabesi, notalardır. Onlar kullanılarak şarkıların, türkülerin, marşların, ilahilerin besteleri yapılır.

Resim dilinin alfabesi, renklerdir. Onlarla görsel materyaller oluşturulur, desenler yahut tonlar elde edilir.

Yazılım dilinin alfabesi, kodlardır. Dijital dünyanın programları onlar kullanılarak yazılır, yapılır.

İstihbarat dilinin alfabesi, şifrelerdir. Gizli sırlar onlarla deşifre edilir yahut güvenli bir şekilde iletilir.

Bütün bunlar; insan ve toplum hayatının gelişim süreçlerinin sonuçlarıdır. Gücümüzü artırır, işimizi kolaylaştırır, yolumuzu aydınlatır.

Hayatın her alanında, ihtiyaç nispetinde kullanırız. Onlarla anlarız, anlatırız, tarif ederiz, tanımlarız.

Alfabe bozulunca; dil, düşünce, ahlak, ahval bozulur. Harflerin, hecelerin, kelimelerin, cümlelerin taşıdıkları yanlış mesajlar ve muhtevalar yüzünden; anlamlar, algılar ifsat olur.

Dinimizin, dünya görüşümüzün de bir alfabesi vardır. İlmimiz, imanımız, amelimiz, tavrımız; o alfabenin oluşturduğu anlamların ve değerlerin yansımalarıdır.

Onun için; ahvalimizi değiştirmek isteyenler, alfabemizi değiştirdiler. Yazılımımızı ve donanımımızı bozup, hakkı batıla dönüştürdüler.

Dünya genelinde, alfabe üzerinden ahvali değiştirme operasyonları; Türk-İslam toplumlarında oldu. Harf inkılapları, sömürü düzenlerinin kültürel altyapısını oluşturdu.

Türkler, Müslüman olduktan sonra; "din dili" olarak gördükleri Arapçanın alfabesini tercih ettiler. Bütün kültür ve medeniyet değerlerini, bu alfabe ile ürettiler.

Dahili ve harici sebepler yüzünden, gönül coğrafyamız zayıf düştü. Emperyal güçler param parça etti, dilim dilim bölüştü.

Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Moğolistan; 20. yüzyılın ilk yarısında, harf inkılaplarına maruz kaldılar. Kimi Latin alfabesiyle, kimi Kiril alfabesiyle okur-yazar oldular.

Genel anlamda, bir "hafıza kaybı" süreci dayatıldı. İnsanlar ve toplumlar, tarihi ve kültürel köklerinden koparıldı.

Geçmişimizle geleceğimiz arasında irtibat kuramadık. Bin yıllık milli ve dini müktesebatımızın varisleri olamadık.

Zihinsel altyapımız, yeniden oluşturuldu. Yeni nesiller, Batı kültür ve medeniyetinin değerleriyle buluşturuldu.

Alfabemizin değiştirilmesi, yuvamızın ve yurdumuzun kapı anahtarlarının değiştirilmesi gibiydi. Elimize tutuşturulan yeni anahtarlarla, bize ait olmayan yeni bir dünyanın içine girildi.

Bu yeni dünyada, aradığımız huzuru ve güveni bulamadık. Küresel köyün ağalarına köle olduk, hayatımızın hakimi olamadık.

Şimdilerde, kaybettiğimiz kültür ve medeniyet dünyasının giriş kapılarını arıyoruz. Hırsıza, yolsuza kaptırdığımız anahtarlarımızı bulup; paslı kilitleri açmaya çalışıyoruz.

Alfabemiz düzeldiğinde, ahvalimiz de düzelecek. Dünyanın ve insanlık aleminin huzurunun, güveninin teminatı olacak altın nesil; bütün görkemi ile geri gelecek.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Zekeriya Erdim

Zekeriya Erdim Diğer Yazıları