Zekeriya Erdim
9.10.2025
Zekeriya Erdim
Unuttuğumuz değerlerin ihyası
Tüm Yazıları

Unuttuğumuz değerlerin ihyası

Günümüz dünyasında giderek daha belirgin hale gelen bir yöneliş var. "Parçaları birleştirip bütünü görme arayışı" diye özetleyebileceğimiz bu eğilimin adına, "disiplinler arası yaklaşım" diyorlar.

Birden fazla disiplinin bilgisini, birikimini kullanarak kavramların, konuların, olayların, durumların incelenmesi anlamına geliyor. Herkesin herkesle -her şeyin her şeyle irtibatlı olduğu yaratılış dengesi- düzeni; "bütüncül bakış" sahibi olmayı zaruri kılıyor.

Aslında bu Türk-İslam kültür ve medeniyetinin temel değerlerden biridir. Yeniden ihya edilerek asrın idrakine sunulması gerekir. Biz, aleme ve içindekilere aynı bütünün parçaları gözüyle bakıyorduk. Mikro alem ile makro alem arasında irtibat kurup; cümle varlıkların var ediliş sebeplerini arıyorduk.

Onun için disiplinler arası diyalog ve iş birliği vardı. Varlıklar ve var ediliş amaçları, birbirlerini tamamlayarak hayat dengesinin, düzeninin devamını sağlıyorlardı.

İlim ehli, sanat ehli, siyaset ehli, kalem ehli, kelam ehli, gönül ehli olma özellikleri; aynı kişinin şahsında birleşebiliyordu. Birden fazla alanda ve konuda uzman, usta, üstat sıfatı kazanan büyük şahsiyetler yetişebiliyordu.

Zaman içinde, birbirlerinin mütemmim cüzleri olan disiplinler ayrı düştüler. İnsanlar, parçalanmaz bütünü paramparça edip bölüştüler. Allah ile kullarının arasına şeytan girdi. İlahlık iddiası ile yoldan çıkanlar, huzur ve güven ikliminin temel değerlerini yitirdi.

İnsanlık duvara tosladı, yaralı ceylan gibi geri duruyor. Akıl, ruh, beden bütünlüğü içinde "vasat ümmet" olmanın yolunu, yordamını arıyor.

İşte bu noktada, kültür ve medeniyet dünyamızın öncü isimlerini hayırla yad ediyoruz. Kaybettiğimiz değerleri geri kazanmak için izlerinden gidip kaldıkları yerden devam etme gereği duyuyoruz.

Onlar, kendi dönemlerinin bütün ilimlerine ilgi duymuş; bazılarını yüzeysel, bazılarını derinlemesine öğrenmişlerdi. Bütünü kavradıktan sonra belli parçalar üzerinde yoğunlaşıp değer üretmiş, eser vermişlerdi.

Yazılı vahiy Kur'an ile yaşanmış vahiy sünneti, yaratılmış vahiy tabiatı birlikte okuyup anlıyorlardı. Hayatın ana unsuru olan insanı, içinde bulunduğu alemle birlikte ele alıyorlardı.

780-850 Yılları arasında yaşayan Hârizmi; sıfırı keşfeden, cebiri sistemleştiren, algoritmaya adını veren, matematiği dünyaya öğreten bilgin olarak anılır. Astronomi ve coğrafya alanında ciddi çalışmalar yaptığı; yer küre ile gök kürenin haritalarını gösteren bir atlas hazırladığı hatırlanır.

870-950 Yılları arasında yaşayan Fârâbi; pek çok alanda, bilgi ve birikimi ile hem öncü, hem de ünlü olmuş biridir. Mantık, matematik, tıp, siyaset felsefesi, din felsefesi, metafizik, müzik, psikoloji gibi alanlarda değer üretmiş ve eser vermiştir.

980-1037 Yılları arasında yaşayan İbni Sinâ; dini ilimlerde, mantıkta, matematikte, fende, fizikte, astronomide, metafizikte, tıpta, eczacılıkta, dilde, edebiyatta ileri düzeylere ulaşmış; felsefenin bütün disiplinlerine vakıf olmuştur. El-Kanun fi't-Tıp (Tıbbın Kanunu) adlı eseri; 17. yüzyıl ortalarına kadar, Avrupa üniversitelerinde kaynak kitap olarak okutulmuştur.

1008-1102 Yılları arasında yaşayan Kâşgarlı Mahmud; dönemin bütün klasik ilimlerini tahsil etmiş, Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Türklerin yaşadıkları bölgeleri gezip dillerini inceledikten ve kültürlerini öğrendikten sonra; Türkçenin ilk ansiklopedik sözlüğü olan ve Türkiyat Ansiklopedisi özelliği taşıyan Divan-ı Lügati't-Türk (Türk Dilinin Divanı) adlı eseri meydana getirmiştir.

1017-1077 Yılları arasında yaşayan Yûsuf Has Hâcib; dönemin klasik ilimlerine vakıf olmakla birlikte, büyük bir şair ve filozoftur. 6645 Beyitten ve 85 bölümden oluşup dil, kültür, felsefe, din, ahlak, siyaset, sosyoloji alanlarındaki birikimlerinin süzme özeti olduğu anlaşılan Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi/Devlet Olma Bilgisi) adlı manzum siyasetnamesinde; özellikle devlet adamlarına, hayati derecede önemli tavsiyelerde bulunmuştur.

1058-1111 Yılları arasında yaşayan İmâm Gazzâlî; tefsir, hadis, fıkıh, akaid, ahlak, kelam gibi dini ilimler ile mantık ve felsefe alanlarında ileri düzeylere ulaşmış bir İslam alimi olarak bilinir. Ancak O, aynı zamanda Avrupalı filozofların tepsi gibi düz olduğunu iddia ettikleri dönemde dünyanın yuvarlak olduğunu ispat eden; karaciğerde kanın mikroplardan temizlenip tazelendiğini, zararlı maddelerin safra kesesi ve böbrekler aracılığıyla ayıklandığını, kandaki madde miktarlarının oranları değiştiğinde vücut dengesinin bozulup hastalıklara sebep olduğunu ortaya koyan biridir.

1332-1406 Yılları arasında yaşayan İbni Haldûn; İslami ilimler, şiir, edebiyat, mantık, iktisat alanlarındaki müktesebatına ilave olarak modern tarihçiliğin, siyasal bilimlerin ve sosyolojinin kurucusu olarak görülmüştür. Cemil Meriç, "Kendi semasının tek yıldızı" ifadesiyle tanımlamış; İngiliz tarihçi Arnold Toynbee tarafından "Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından üretilen en büyük tarih felsefesinin sahibi" diye övülmüştür.

1389-1459 Yılları arasında yaşayan ve "Fatih'in Hocası" olarak anılan Akşemseddin; İslami ilimler, tıp, tabiat alanlarında ciddi çalışmalar yapıp önemli eserler vermiştir. Bedeni hastalıklar yanında ruhi hastalıkların tedavisinde de ileri seviyelere ulaşıp "Tabib-i Ervah" (ruhların doktoru) diye anılmış; Pasteur'dan 400 yıl önce gözle görülemeyen canlı organizmaları (mikropları) ve sebep oldukları hastalıkları keşfetmiştir.

1393-1449 Yılları arasında yaşayan ve kurduğu medresenin kapısına "İlim tahsil etmek her Müslüman'a farzdır" hadisini yazdıran Uluğ Bey; devlet adamlığının yanı sıra matematik, astronomi, tarih, şiir alanlarında ehildi. Yeni astronomi aletleri geliştirdiği ve gökyüzünün haritasını çizdiği için; Uluslararası Astronomi Derneği, ay yüzeyindeki bir bölgeye O'nun adını verdi.

Örnekleri çoğaltmaya çalışsak saymakla bitiremeyiz. Ancak hayatın bütün alanlarında, dünyanın ve insanlık aleminin, bizim unuttuğumuz değerleri arayıp bulmaya çalıştıklarını bilmeliyiz.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Zekeriya Erdim

Zekeriya Erdim Diğer Yazıları